Geçen yıl tedavi gördüğü hastanede verilen kanla AIDS olan 3 yaşındaki Yusuf, ailesiyle birlikte köyünden de dışlandı. Çaresiz kalan baba, “Çocuğuma AIDS bulaştıran devlet bizi kaderimize terketti. Köyde kimse bizimle konuşmuyor, evi köyün dışına taşımak zorunda kaldık” diyerek isyan etti.

Yusuf, Şanlıurfa Ulucanlar Köyü'ndeki evlerinde 26 Mart 2008 günü sobanın üzerindeki kaynar suyun dökülmesi sonucu yandı. Babası, sol omuz ve kolu yanan henüz 1 buçuk yaşındaki Yusuf'u Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne yetiştirdi. Ancak yanık ünitesinde tedavi gören Yusuf'a HIV virüslü kan verilince AIDS'e yakalandı. Hastalığın teşhis edilmesinin ardından 3 ay Ankara'da Hacettepe Üniversitesi'nde tedavi gördü. İlk tedavinin ardından köyüne gönderilen Yusuf, kaderiyle başbaşa kaldı.

AIDS'e yakalanan oğlunun 3 ayda bir kontrol için Ankara'ya götürdüğünü belirten Mehmet Ç, ilgisizlikten şikayetçi. Çaresiz baba şöyle konuştu: “Oğlumun bu hastalığının tedavisi yok. Ama doktorlar 12 yıl sonra verilen kanların hastalığı yenme ihtimali bulunduğunu söylediler. Oğlum 4 ilaç kullanıyor. Bunların 3'ünü devlet ödüyor, birisini ödemiyor. Bu ilaç ile birlikte aşılarını ben alıyorum. Benim de durumum iyi değil, çok zorlanıyorum. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de komşularımız AIDS hastalığı 'çocuklarımıza bulaşır'diyerek mezradan taşınmamı istedi. Baskılar üzerine mezradan taşındık. Babama ait tarlada yaptığım iki odalı, toprak damlı, biriket evde yaşıyoruz. Mezrada komşularımız çocuklarını oğlum Yusuf ile oynatmıyorlardı. Aradan geçen zaman içersinde hiç bir yetkili ve sorumlu bizi arayıp sormadı. Adeta bizi kaderimizle baş başa bıraktılar.”

Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın talimatıyla bir sağlık ocağında asgari ücretle işe başlatıldığını söyleyen baba Mehmet Ç., “Asgari ücretle temizlik işçisi olarak çalışıyorum. Ekip biçebileceğim bir tarlam yok. Yusuf'un masraflarını karşılayamıyorum. Kurban Bayramı'nda çocuklarıma birşey yapamadım” dedi.

Davalar sürüyor

Olayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında HIV virüslü kanı kayıtlara yanlışlıkla negatif olarak işlediği belirlenen hemşireye kademe durdurma cezası verilirken, kanı verdiği saptanan 32 yaşındaki S.K. adlı mühendis ise kendi imkanları ile tedavisine başlamıştı. Ailenin Sağlık Bakanlığı ve HIV'li kanı veren hastane personeliyle ilgili açtığı maddi ve manevi tazminat davaları halen sürüyor.

Yine Şanlıurfa yine AIDS'li kan

YUSUF Şanlıurfa'daki ilk AIDS skandalı kubanı değil. 1996'da Doğum Hastanesi'nde doğum sırasında Kızılay'dan alınan bir ünite kanla AIDS hastalığının pençesine düşen Siverekli Müzeyen Işıkgöz, 2 yıl sonra bebeği Rukiye Işıkgöz'ü kaybetmiş, 2007 yılında ise kendisi yaşamını yitirmişti. Işıkgöz Ailesi, skandal ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığı aleyhine açtığı davada ise 110 bin lira tazminat kazanmıştı.

Dünyada düşüyor, Türkiye'de yükseliyor

1 Aralık Dünya AIDS günü nedeniyle tüm dünyada çeşitli etkinlikler düzenlendi. En renkli etkinliklerden biri İstanbul'da yapıldı. Tünel Meydanı'nda Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı ve Pozitif Yaşam Derneği'nce “Önyargılarımızdan Kurtulalım, Gerçekleri Konuşalım” başlığıyla düzenlenen etkinlik, Sambistanbul Ritim ve Dans Grubu'nun gösterisiyle başladı. AIDS konusunda çeşitli uyarı notlarının asıldığı “Dilek Ağacı”, katılımcılardan yoğun ilgi gördü.

BM UNAIDS Müdürü Ela Aktürkoğlu, “Dünyada ilk defa enfeksiyon sayılarında düşmeden söz edebiliyoruz. Bazı ülkelerde düşüş daha fazla. Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu Orta Avrupa bölgesinde artışlar devam ediyor. Rusya ve Ukrayna'da ciddi artışlar var. Örnek olarak İran'da da ciddi bir yayılma var. Türkiye'de bu şekilde tehdit altındadır. Türkiye'de sayı 3 bin 500 civarında tahmin ediliyor. Toplam sayı az da olsa, her yıl yeni enfeksiyon sayıları artmaktadır” dedi. VATAN