ABD Büyükelçiliği'nden Eğitim-Bir-Sen'e Ziyaret
ABD Büyükelçiliği İç Politika Sorumlusu Natalie A. Oldani, Politika Konsolosu Rebecca Yang, Kültür Ataşesi Yardımcısı Saad Bokhari ve üst düzey siyasi uzmanı Suheyla Tayla’dan oluşan bir heyet, Eğitim-Bir-Sen’i ziyaret ederek, Genel Başkan Ali Yalçın ile
ABD Büyükelçiliği İç Politika Sorumlusu Natalie A. Oldani, Politika Konsolosu Rebecca Yang, Kültür Ataşesi Yardımcısı Saad Bokhari ve üst düzey siyasi uzmanı Suheyla Tayla’dan oluşan bir heyet, Eğitim-Bir-Sen’i ziyaret ederek, Genel Başkan Ali Yalçın ile görüştü.
Natalie A. Oldani, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece Ankara’da olduğunu belirterek, “Ben o darbe girişiminin ne kadar yüksek dozlu travmatik etkisi olan bir olay olduğunu kendim gördüm, çok korkutucuydu. Türk halkının cesaretinden oldukça etkilendim ve hayran kaldım. Sizi temin ederim ki hükûmetimiz sizin hükûmetinizle FETÖ konusunda beraber çalışmaktadır. Bu devam eden bir süreç ve Amerikan hükûmeti, darbe girişiminin engellenmesi konusundaki çabalarınızı desteklemektedir. Zaman ayırıp bizimle görüştüğünüz için teşekkür ediyorum” dedi.
Kanlı darbe girişiminde en büyük yarayı eğitim sektörünün aldığını gördüklerini ifade eden Oldani, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eğitime önem vereceklerini ve bu yapıyla bağı olanların temizleneceğini söylediğine dikkat çekerek, “Siz bu darbe girişimi sonrası oluşan öğretmen açığının kapatılması hususunda bir katkıda bulunuyor musunuz? Eğitimin içeriğini ve niteliğini geliştirme konusuna önem verdiğinizi biliyoruz. Yakın vadede müfredatın değiştirilmesi yönünde çalışmalarınız olacak mı” diye sordu.
Terörle bağı tespit edilenlerin karşısında, masumların yanındayız
Genel Başkan Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen’in çalışmaları hakkında bilgi vererek, Türkiye’nin çok ciddi bir darbe ve işgal girişimini milletimizin gösterdiği büyük cesaretle atlattığını vurgulayarak, “Halkımızın alanlara çıkması, iradesine asla ipotek koydurmayacağını net bir şekilde ortaya koyması, şehit ve yaralıların sayısının artmasını engelledi. Basın yayın organlarımızın o gece yaşananları anbean verme gayreti, halkımızın ne denli büyük bir kahramanlık ortaya koyduğunu, medyanın da kendi sesinin kısılmasına müsaade etmeyen yayınlarının ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Yoksa iş uluslararası yayın organlarının insafına terk edilmiş olsaydı, şu an bizi bir cunta yönetiyor olacaktı. Uluslararası kuruluşlardan da son derece cılız ve ürkek tepkiler geldi. Bu, demokrasi ve cunta gibi iki zıt olgu arasında seçim yapamayan ikircikli yaklaşım, demokrasi havariliği yapan uluslararası bazı kurumları ve bazı devletleri Türk halkının gözünde tartışmaya açtı. Şu an FETÖ ve terör örgütleriyle bağı olan herkes kamudan ayıklanıyor. Bize düşen görev ise, bu sürecin, masumların mağdur edilmeden sonlanmasına, adaletin hakkıyla tesis edilmesine katkıda bulunmaktır. Terörle bağı tespit edilenin, babamızın oğlu da olsa, karşısındayız ama terörle bağı olmayan herkesin yanındayız” şeklinde konuştu.
Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme raporunu kısa bir süre önce kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlatan Yalçın, “Eğitimin genel durumuna ilişkin istatistikleri, yapılanları ve yapılamayanları, kısa, orta ve uzun vadede yapılması gerekenleri ortaya koymaya çalıştık. Bu çalışmamızla eğitimde içeriğin ve niteliğin artırılmasına, eğitimin ve eğitimcilerin sorunlarının aşılmasına yoğunlaşmış durumdayız” ifadelerini kullandı.
Eğitimin geleceğine yönelik çalışmalar yapıyoruz
Türkiye’de müfredat konusunun tartışılması gerektiğini düşündüklerini kaydeden Ali Yalçın, şöyle devam etti:
“Bu tartışmaya katkıda bulunmak amacıyla şu an bitirmiş olduğumuz müfredat raporumuzu da yakın bir süreçte kamuoyuyla paylaşacağız. Bu raporumuzu akademik bir kadro ile 300 öğretmen birlikte ortaya çıkardı. Teori ve pratiğin örtüştürüldüğü çok nitelikli bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Öğretmenin statüsü ve mesleki itibarı konusunda bir çalışmamız daha var, bunu da 24 Kasım’da açıklayacağız. Suriyeli mülteci çocukların, sığınmacıların ve onlara eğitim veren öğretmenlerin eğitim ortamlarını ve adaptasyon süreçlerini ele alacağımız uluslararası bir sempozyumu da yıl içerisinde planlamış durumdayız.”
ABD’nin tavır ve tutumu düşündürücü
“15 Temmuz’da ABD’nin tutumu kamuoyunda tartışılıyor ama bizim teşkilatımızda daha çok tartışılıyor” diyen Yalçın, “ABD’nin FETÖ ile ilgili bu süreçteki tutumu Türk toplumu tarafından kabul edilebilir bir tutum olarak görülmüyor. FETÖ’nün ABD’de eğitim alanında olabildiğince faaliyet göstermesini, iki müttefik ülkenin hukukuna uygun bulmuyoruz. Türkiye’de 15 Temmuz tartışılırken, kurulan her cümlenin içinde ABD’nin olumsuz olarak geçmiş olması, ABD açısından üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. Burada en fazla nerede yanlış yapıyoruz diye sorması gereken taraf ABD tarafıdır diye düşünüyoruz. 15 Temmuz, Türkiye’de Batı’ya karşı bir güvensizlik oluşturdu. Batı’nın demokrasi konusundaki çifte standardı açıkça görülüyor, tutarsızlığı tartışılıyor. Bunun sizler tarafından mutlaka yetkililere aktarılacağını düşünüyoruz” diye konuştu.
Demokratik, özgür bir Türkiye için emek veriyoruz
15 Temmuz’da alanlara ilk çıkan teşkilat olduklarının altını çizen Yalçın, şöyle konuştu: “Çünkü biz darbelerden çok çektik. Demokratik, özgür bir Türkiye için ter akıtıyoruz ve uzun soluklu bir yolculuğun içindeyiz. 27 gün boyunca devam eden milli irade nöbetlerinde sabahlara kadar alanlardan hiç ayrılmadık. Memur-Sen olarak, yerli ve milli bir konfederasyonuz. Evrensel değerler konusunda ise hassasız. Ülkemizde antidemokratik süreçlerin geride kalması, özlük ve özgürlük alanlarının genişlemesi noktasında çok önemli katkılar sunan bir teşkilatız. Türkiye’de bir daha darbe tasarımına da, pratiğine de tahammülümüz yok.”
Erdoğan düşmanlığı gerçekte Türkiye düşmanlığıdır
Türkiye’yi anlama noktasında bazı açmazlar ve kasti davranışlar gördüklerini belirten Yalçın, “Özellikle Batı ülkelerine ziyaretlerimizde şunu görüyoruz: Erdoğan üzerinden bir Türkiye karşıtlığı üretiliyor. Batı’nın bilmesi gereken kısım şurası: Erdoğan düşmanlığı gerçekte Türkiye düşmanlığıdır. Erdoğan’ın kaderi ile Türkiye’nin kaderi birleşmiştir. Batı kendini sorgulamalı ve Türkiye okumalarını yenilemelidir. Demokrasilerde milletin iradesinin tecellisi tek meşru gerçektir. Bu, dışarıdan da böyle anlaşıldığı ve değerlendirildiği takdirde demokrasi kazanacak, milletin tercihi daha saygın hale gelecek, dolayısıyla iş daha kolaylaşacaktır” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.