AB ilişkileri uzmanı mı? O da ne!

AB ilişkileri uzmanı mı? O da ne!

Garip bir ülkeyiz. Hem de çok garip. Sürekli yeni üniversiteler ve yeni bölümler açıyoruz.

Peki mezunları, hangi statüyü kazanır, ne iş yapar? Bu hiç kimsenin umurunda değil. Daha da komiği 50 yıllık bir AB maceramız var.
Bu konuda uzman yetiştirilsin diye üniversitelerde bölümler açıldı. Ama gelin görün ki, bu bölümün varlığından, devletin bile haberi yok! Ondan sonra da kalkıp AB bizi niye almıyor diye kızıp duruyoruz. Oysa önce aynaya bakması gereken bizden başkası değil. Lafı hiç uzatmadan, isterseniz gelin önce şu mektubu hep birlikte okuyalım.

Bin pişman oldu
G.C. Türkiye’nin AB heyecanına kapıldı, AB uzmanı oldu. Büyük hayalleri vardı. Türkiye AB’ye girecek, o da, ülkemizi Avrupa’ya taşıyan lokomotiflerden birisi olacaktı. Ama geldiği nokta, AB kapısında bekleyen Türkiye’den farklı olmadı. Bırakın mesleğiyle ilgili bir iş bulmayı, uzmanlık alanını kimseye anlatamıyor, anlatsa da bir bilene rastlamıyor...
İşte AB Uzmanı’nın ilginç öyküsü:
“B. üniversitesi AB İlişkileri mezunuyum. Ama iş bulamıyorum. Kimse bölümü bilmiyor. Devletin kendisi de bilmiyor. KPSS ile ataması yok. Çok zorluk çekiyorum. Bundan sonra bu bölümü seçecekleri bilgilendirirseniz çok sevinirim. En azından benim yaşadıklarımı onlar yaşamaz ya da neyle karşılaşacaklarını bilerek girerler.
Öncelikle yaşadığım sorunları anlatayım: Üniversitedeyken önce YÖK’le problem vardı. Bölümün adıyla ilgili sorunlar vardı.
Ayrıca programı çok yoğundu. 4 kez program değişti. Sonrasında mezun olduk diplomada şöyle yazıyor: ‘Uluslararası ilişkiler alanında AB ilişkileri bölümünü başarıyla bitirmiştir’ bana ilginç geldi. YÖK’ü aradım onlar da biz onlara demiştik niye böyle yazdılar dedi.
Şu anda Anadolu’da bir yerdeyim. Eşim subay. Burada, ben de bir devlet işinde çalışırım diye düşünüyordum. KPSS kursuna yazıldım, 80 aldım. Fakat bir baktım ataması yok. Hiçbir yer bizi almıyor. Devlet Personel Başkanlığı’nı (DPB) aradım, mağduriyetimi anlattım. Böyle bir bölüm mü var dediler?
ÖSYM’yi aradım, onlar da DPB’ye dilekçe yaz dedi. Ama zaten onlarla konuştum, onlar da ÖSYM’ye dilekçe yaz dediler. O ona yönlendirdi, o ona. Sonra bir iş buldum kaymakamlıkta, asgari ücretle. Benim işimi, öğretmenlerin yaptığını öğrendim. AB projelerini yazmaya çalışıyorlar, fakat yazmıyorlar, bir de kötü muamele görünce ayrılmak zorunda kaldım.
Bunun üzerine ben de valiliklere, kadın derneklerine gönüllü projeler yazdım.
Okulda da burslu okuduğum için diğer arkadaşlardan yardım istedim, dava açalım diye ama onlar aile şirketlerinde  çalışıyorlardı. Desteklemediler...
Ailemden üniversitede okuyan tek benim. Rehber öğretmenim seçtirmişti bu bölümü. İçinde hukuk, iktisat, işletme, uluslararası ilişkiler var diye. Ama benim umudum ve kendime olan güvenim, yavaş yavaş gidiyor gibi.
Bölümü anlatmak çok zor. Annem: Komşular soruyor, ne diyeyim diyor?..
Durum böyle, tek başıma bu bölümü nasıl tanıtırım bilmiyorum. En azından devlete. Yardımcı olursanız çok sevinirim...”

YÖK, DPB, DPT niye var?
Üniversiteden mezun olduktan sonra iyot gibi açıkta kalanlar sadece AB mezunları değil. Daha birçok bölümden diploma alanların durumu da onlardan farklı değil. Peki, bu bölümler açılırken izin veren kim? Asıl onların sorgulanması gerekmez mi? Ama nerdeee...
İstihdama yönelik kalkınma planları, sanki artık mazide kaldı. Oysa bu amaçla kurulmuş onca kurum var. Niye görevlerini yapmıyorlar? Ya da yapıyorlarsa, onların bu çabaları niye dikkate alınmıyor?..
Yukarıdaki örnekte gördüğümüz gibi aldığı eğitimin karşılığını bulamayan, milyonlarca gencimiz var. Bu da yakın zamanda yükseköğrenime olan talebi azaltırsa hiç şaşırtıcı olmaz.
Ve ülkemiz için en büyük felaket o olur. Çünkü eğitimsiz bir gençlik, huzursuzluktan başka bir şey getirmez. Kaldı ki Başbakan Erdoğan’ın sürekli altını çizdiği bir gerçek var: Çocuklarımıza iyi, çok daha iyi eğitim vermeliyiz...
Bakanlara ve bürokratlara düşen görev, onun bu vizyonunu hayata geçirmektir. Gerisi hikâye...
Özetin özeti: Helva yapmak için en kalitelisinden her türlü malzememiz var ama bir türlü bırakın en lezzetlisini en sıradan olanını bile yapamıyoruz.

Abbas GÜÇLÜ-Milliyet

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.