4320 Sayılı Aileyi Koruma Kanunu, sorunları çözmekten uzaktır

4320 Sayılı Aileyi Koruma Kanunu, sorunları çözmekten uzaktır

4320 Sayılı Aileyi Koruma Kanunu, sorunları çözmekten uzaktır

MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI VE EĞİTİM-BİR-SEN ANKARA 1 NOLU ŞUBE BAŞKANI MUSTAFA KIR’IN YAZILI BASIN AÇIKLAMASI METNİDİR.12.03.2012

 

4320 Sayılı Aileyi Koruma Kanunu Kadınlarımızın Asli Sorunlarını Çözmekten uzaktır.

4320 Sayılı Aileyi Koruma Kanununda yapılan yeni düzenleme ile kadınlarımızın eş ve yakınlarından fiziksel şiddete karşı korunması hedeflenmiştir. Bu düzenleme yapılırken yıllardan beri inancı gereği başlarını örten kadınların çilesi, özgürlük meşalesi haline gelen başörtüsü sorunu yine görmezlikten, bilmezlikten ve duymazlıktan gelinmiştir.

Bilindiği üzere 28 şubat süreci ile birlikte yüce milletimiz çok büyük bir travma yaşamıştır. Bu travmanın en büyüğünü de başlarını örttükleri için eğitim öğretimleri engellenen, çalışma ve sosyal güvence haklarından mahrum bırakılan kadınlarımız yaşamıştır.

Hükümet 4320 sayılı yasada yaptığı yeni düzenlemeyi aileyi ve dolayısıyla kadını koruma iddiasıyla  yapmıştır. Bu düzenleme inandığı gibi onurlu bir şekilde yaşamak isteyen eğitim öğretim, çalışma ve sosyal güvence haklarından mahrum bırakılan kadınlarımızın ve kızlarımızın hala devam eden sorunlarını çözmeye ve geçmişte yaşadıkları mağduriyetleri gidermeye yönelik olarak düzenlenmemiştir.

 

        Anayasasında demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti yazan ülkemizde, başörtüsü gerçekten serbest mi yasak mı?, Yasaklığı konusunda yasal bir dayanak var mı,

yok mu? Yasal bir yasak yoksa neden kadınlarımız hala üniversitelerde bir sığıntı, bir suçlu pozisyonunda öğrenimlerini sürdürmeye çalışıyorlar? Neden devlet dairelerinde başörtülü çalışamıyorlar?  Neden 28 Şubat sürecini müteakiben geçen sürede laiklik adına başörtülü öğrenim görmeye izin verilmeyen binlerce kızımız laikliğin beşiği olan Avrupa ülkelerinde öğrenim görme mecburiyetinde bırakıldılar? Neden binlerce çalışan kadınımızın işine bu yüzden son verildi? Yasalarda yasak yoksa;  başörtüsünü yasaklayan yasakçılar bu hukuksuzluk cesaretini kimden alıyorlar? Neden devlet bunlara karşı görevini yapmakta aciz kalıyor?

         Ben yasalarda başörtüsünü yasaklayan bir yasanın olduğuna inanmayanlardanım. Çünkü yaptırdığımız araştırmaya göre anayasada, yasalarda ve evrensel hukuk metinlerinde, bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanun maddelerinde, devrim kanunlarında ve ülkemizi de yasal açıdan bağlayıcı olan evrensel hukuk metinlerinde ima yoluyla bile başörtüsünü fiilen yasaklayan bir hüküm bulunmadığını iddia ediyorum. Bilinen bir gerçek var ki başörtüsü hukuken serbest bile olsa cebren ve fiilen yasaktır. Yasa koyucu başörtüsünü yasaklamasa bile yasak koyucular tarafından yasak sayılmaktadır.

Gelinen şu noktada başörtüsünün yasak olup olmaması kurumların ve amirlerin insafına ve vicdanına bırakılmıştır.

Ülke genelinde konjonktür gereği bu konuda yumuşama ve müsamahanın var gibi görünmesi meselenin kendiliğinden çözümüne yönelik inancı güçlendirmiştir.

Bir hukuk devletinde böyle bir uygulama olabilir mi?  Bir şey hem yasak hem de serbest sayılabilir mi? Yasaksa yasağın kaldırılması, yasak değilse yasak olmadığı halde yasaklayanların cezalandırılması gerekmez mi?

Kadını korumaya yönelik düzenlemelerde dahi hala bu sorun halının altına süpürülüyor Başını örterek okumak veya çalışmak isteyen kadınlarımız, kızlarımız daire amirlerinin, üniversite rektör, dekan ve hocalarının insafına terkediliyor Her gün okuluna veya dairesine sığınmacı gibi, amirlerinin, hocalarının lütuf ve ihsanına muhtaçmış gibi ezilerek, büzülerek girmeye maruz bırakılıyor.

 İlköğretimde kılık kıyafet serbestliğinde cömert davranan, kravat takıp takmamayı, tek tip elbise giyip giymemeyi tercihe bırakma hoşgörüsünü gösteren Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ömer Dinçer acaba kızlarımızın başörtüsü takıp takmaması konusunda aynı hoşgörülü yaklaşımı neden sergileyemiyor?

4320 Sayılı yasal düzenleme öncesinde STK’larla görüş alış verişinde bulunan kadına ve aileye yönelik şiddet ve çözüm önerileri konusunda canla başla çalışan ailenin korunmasından sorumlu Bakan Sayın Fatma Şahin acaba hemcinslerinin başörtüsü sorununun çözümü konusunda STK’lardan hiçbir telkin almadı mı? Hadi sayın bakan unuttu diyelim bu sorun  yasa koyucunun  aklına da mı gelmedi?

Evet, şiddeti sadece dayaktan ibaret saymak mümkün mü? Dayakla birlikte cinsel açıdan tecavüz, psikolojik açıdan hakaret ve küfür, sosyal açıdan kısıtlanma, maddi açıdan  aç bırakılma ve fakir bir hayata bile bile terkedilme, inanma açısından inandığı gibi yaşamasına engel olma kadınlarımızın uğradığı şiddet biçimlerinin  bazılarıdır.

Başörtüsü yasağı da kadınlarımıza inandığı gibi yaşamasına engel olma yolunda devlet eliyle  yapılan bir nevi  şiddettir. Devlet kendi şiddetini sorgulamıyor. Kendi şiddetinden ve zulmünden vazgeçmeyi düşünmüyor. Oysaki başörtüsü yasağı kadınlarımıza ve kızlarımıza devlet eliyle yapılan şiddetin en büyüğüdür. Hem de onur ve haysiyetlerine yapılan şiddetin en büyüğüdür.

     Devlet kendisinin yaptığı şiddeti ve hukuksuzluğu görmezlikten, bilmezlikten ve duymazlıktan geliyor. Tıpkı sigara içmekten bir türlü vazgeçmeyen babanın sigara içen çocuğunu cezalandırması gibi başkalarının kadına yaptığı zulmü, haksızlığı şiddeti cezalarla önlemeye çalışıyor, fakat kendi yasakçılığına çözüm getiremiyor.

28 Şubat süreciyle birlikte başları örtülü denilerek hiçbir sorgulamaya tabi tutulmadan laiklik adına, Atatürkçülük adına görevden uzaklaştırılan öğretmenlerin, memurların, öğrencilerin, milletvekillerinin özlük, sosyal ve idari hakları ile birlikte gasp edilen onurları iade edilmeden ve başörtüsü serbestliği tanınmadan kadınlarımız adına hangi düzenleme yapılırsa yapılsın onların sorunlarının kökten çözümüne yönelik bir düzenleme olarak tarihe geçmeyecektir.

Hükümeti;yasalarda başörtüsü yasağı yoksa yasakçılara karşı devletin gücünü göstermeye, bu konuda yasak olduğuna inanıyorsa yasağı sonlandıracak  yasal düzenlemeler yapmak üzere göreve  çağırıyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.