41 yazar, İstiklâl Marşı'nın 41 dizesini yorumladı

41 yazar, İstiklâl Marşı'nın 41 dizesini yorumladı

Bugün Mehmet Âkif Ersoy'un vefatının 74. yıldönümü. 2011'de ise İstiklâl Marşı'nın Meclis tarafından kabulünün 90. yılı kutlanacak. Türk edebiyatının 41 yazarı, 90. yılında İstiklâl Marşı'nın 41 dizesini yorumladı. Deneme üslubuyla kaleme alınmış metinler

"Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım./ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım./ Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner aşarım;/ Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım." Hemen her gün bir vesileyle okuduğumuz, dinlediğimiz ya da en azından bestesi kulağımıza çalınan İstiklâl Marşı'mızdan bir dörtlük... Kelimelerin lafızlarına ünsiyet peyda edecek kadar âşinâyız; ya anlamlarına?.. 'Ben' kimim? Bendimi çiğneyen, dağları yırtan, enginlere sığmayan coşkunluğumun kaynağı ne? 'Ezel'le ne alâkam var? Herhalde Mehmet Âkif gibi kelimenin her iki anlamıyla bir 'dil' üstadı, 'ezel' ifadesini rastgele yerleştirmedi bu satırlara. İstiklâl Marşı'nı her gün okusak da belki de o zorlu günlere şahit olmadığımızdan, çoğumuzun üzerinde düşünmediği bir gerçek. Âkif'in vefatının 74. yıldönümünü idrak ettiğimiz, İstiklâl Marşı'nın Meclis tarafından kabulünün 90. yılı olan 2011'in gölgesine girdiğimiz bugünlerde anlamlı bir eser kitaplıklardaki yerini aldı. Türk edebiyatının 41 usta yazarı, İstiklâl Marşı'nın 41 dizesini kendi üslupları ile yorumladı. Prof. Dr. Hasan Akay ve Prof. Dr. M. Fatih Andı'nın editörlüğünde ortaya çıkan "İstiklâl Marşı, İstikbâl Marşı, 41 Dize 41 Yorum" kitabı (Hat Yayınevi), İstiklâl Marşı'nı törenlerde okunan kuru bir metin olmaktan çıkarmak için gerçekleştirilmiş bir çalışma olmasının yanı sıra bu marşın şairi için de anlamlı bir armağan.

İstiklâl Marşı'nın yazılış hikâyesi mâlum. Maarif Vekaleti tarafından 500 lira ödüllü bir müsabaka düzenlenir. Gönderilen 724 şiirden hiçbiri milli marş olmaya uygun değildir. Sonunda teklif, Mehmet Âkif'e götürülür. Fakat Âkif'e göre milli bir marşın ısmarlama yazılması, hele hele karşılığında para alınması düşünülemez. Sonunda para meselesi bir şekilde halledilir ve Âkif, Taceddin Dergâhı'ndaki odasında kendi âlemine çekilerek İstiklâl Marşı'nı 48 saat gibi kısa bir zamanda tamamlar. Şiir, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ayakta dinlenir ve milli marş olarak kabul edilir. İstiklâl Marşı, Mehmet Âkif Ersoy'un kaleminden dökülmüştür, fakat gerisinde istiklâl mücadelesi veren bütün bir milletin hissiyatı vardır. Âkif'in "Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın!" sözü de bunun ispatıdır. Kitabın girişinde yer alan 'Milli Marş ve Edebî Metin Olarak İstiklâl Marşı' başlıklı yazıda Prof. Dr. Orhan Okay, dünyada da milli marşların güftelerinin, bir şairin kaleminin mahsulü olmakla beraber, onu yıllarca, yüzyıllarca dilinden düşürmeyecek olan milletin karakterini aksettirdiğini söylüyor. Okay, Âkif'in yazdığı İstiklâl Marşı'nın ise 'tek taşı bile yerinden oynatılamayacak muhkem, harikulade bir ses, söz ve mânâ mimarisi' olduğunu söylüyor.

Kitaba katkıda bulunan yazarların hemen hepsinin ortak görüşü, İstiklâl Marşı'nın sonsuz bir umut ve cesareti içinde barındırdığı. Bu mânâ da en çok marşın ilk kelimesi olan 'Korkma!' hitabında kendini gösteriyor. Hasan Akay, bu kelimeyi bütün dizelerin başına koyarak marşın yeniden okunabileceğini söylüyor: "Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak./ Korkma! O benim milletimin yıldızıdır parlayacak./ Korkma! O benimdir, o benim milletimindir ancak..." Bu ifade son mısrayla birleştiğinde ise tam anlamını buluyor: "Korkma! Hakkıdır; Hakk'a tapan milletimin İstiklâl."

523 sayfalık kapsamlı bir çalışma olan kitabın bir özelliği de metinlerin akademik tarzda değil, herkese hitap eden deneme üslubuyla kaleme alınması. Hasan Akay ve M. Fatih Andı, ortak yazdıkları önsözde 'yazgının Âkif'in elini kullanarak insanlığa takdim ettiği bu aziz metnin' her dizesinin yeniden okumalara tabi tutulmasını bir boyun borcu olarak gördüklerini söylüyorlar. Farklı üslup sahibi 41 yazarın katkısıyla meydana gelen bu çalışma İstiklâl Marşı üzerine yeniden yapılacak tahlillere, okumalara ve yorumlara vesile olursa mutluluk duyacaklarını belirtiyorlar.

Hangi dizeyi kim yazdı?

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak (Hasan Akay); Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak (Baki Asiltürk); O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak (Kazım Yetiş); O benimdir, o benim milletimindir ancak (İsmail Kara); Çatma; kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl (İskender Pala); Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl? (Abdullah Uçman); Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl (Fazıl Gökçek); Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl. (Mehmet Can Doğan); Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım (Sezai Coşkun); Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! (Gonca Gökalp Alpaslan); Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner aşarım (Bahtiyar Aslan); Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım (Ercan Yılmaz); Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar (Yakup Çelik); Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var (Mustafa Göleç); Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar? (Ramazan Korkmaz); "Medeniyyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar? (M.Fatih Andı); Arkadaş! yurduma alçakları uğratma, sakın (Ali Ural); Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın (Ali Ayçil); Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın (Ömer Erdem); Kim bilir belki yarın... Belki yarından da yakın (Celal Fedai); Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı (Alim Kahraman); Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı (Ali Çolak); Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı (İsa Kocakaplan); Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı (Metin Kayahan Özgül); Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? (Hüseyin Yorulmaz); Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şüheda! (Sedat Umran); Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hüdâ (Yılmaz Daşçıoğlu); Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda (Alaattin Karaca); Ruhumun senden, İlâhî şudur ancak emeli (Kemal Kahraman); Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli (Musa Duman); Bu ezanlar -ki şehâdetleri dinin temeli- (Turan Karataş); Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. (Mustafa Çiçekler); O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım (Ömür Ceylan); Her cerihamdan, ilâhî boşanıp kanlı yaşım (Özlem Fedai); Fışkırır rûh-i mücerret gibi yerden na'şım (Mehmet Narlı); O zaman yükselerek arş'a değer belki başım (Mehmet Samsakçı); Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl (Hayati Develi); Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl (Cemal Şakar); Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl (Beşir Ayvazoğlu); Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet (Ramazan Kaplan); Hakkıdır; Hakk'a tapan, milletimin istiklâl (Selçuk Çıkla).
zaman

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.