2012 sınav ve dershane maratonu başlıyor?

2012 sınav ve dershane maratonu başlıyor?

Üniversite başvuruları bugün başlıyor. Katsayılar kalktığı için rekor başvuru bekleyenler var. 2 milyon rakamı telaffuz ediliyor.

Ama afla üniversiteye geri dönenler ve dövizli askerlikte olduğu gibi katsayı mağduriyetinde de dağ fare doğurursa hiç şaşırmamak gerekir...
Üniversiteye girmek artık sorun olmaktan çıktığı için meslek lisesi mezunlarının, üniversiteye girememe gibi bir sorunları zaten kalmamıştı.
Tıp ve hukuk gibi çok yoğun ilgi gören fakültelere girmeleri de imkânsız değil ama çok zorlu bir süreci gerektiriyor. Çünkü çok güçlü rakipleri var.
Fen ve anadolu liseleri ile kolejlerden mezun olanların hedefinde de öncelikle tıp, hukuk ve benzeri popüler fakülteler bulunuyor.
Üstelik bu okullarda öğrenim görenlere, bu fakültelerin istediği puan türüne göre eğitim verilirken, meslek lisesi mezunlarına okudukları derslerden hiç soru sorulmuyor.
Dolayısıyla, bir meslek lisesi mezununun tıbbı, hukuku kazanması için çok uzun süreli dershaneye gitmesi ve geceli gündüzlü çalışması gerekiyor.
Bu koşullarda bile iddialı üniversitelere değil, anacak kıyıda köşede kalan devlet üniversitelerine ya da vakıf üniversitelerinden birine girebilirler.
İstisnai durumlar olmuyor mu? Elbette oluyor. Ama sayıları o kadar az ki!..
Üç beş öğrenciyi sevindirmek için yüz binlerce öğrencinin hayaliyle oynamak ne kadar doğru?
İşte şu günlerde, asıl sorgulanması gereken konu bu olmalıydı...

Umut tacirliği
Şu anda uygulanan üniversiteye giriş sistemini beğenen tek Allah’ın kulunu bulamazsınız. Bu dün de böyleydi, bugün de değişen bir şey yok...
Kendisi öğrenciyken bu sistemden şikâyetçi olanlar, şimdi aynı sancıları çocukları için çekiyorlar.
Peki, bu sistem neden değişmiyor. Üstelik her yıl 100 bin civarında kontenjan boş kalırken.
Bunun iki temel nedeni var. Birincisi dershaneler, ikincisi de işsizlik rakamlarını azalttığı için iktidarların olayı görmezden gelmeleri.
Oysa ortada mutlaka değiştirilmesi gereken bir sistem var. Umut tacirliğine ve yaşanan hayal kırıklıklarına son verilmeli, heba olan zaman ve kaynaklar da, pozitif enerjiye dönüştürülmelidir.
Bu o kadar zor mu?
Kesinlikle hayır. Yeter ki, çözüm için bu konuya odaklanılsın. Gerisi kendiliğinden gelecektir...
Yeni yılda, eğitimin yeni patronlarından bunu istiyor ve bekliyoruz...

İstihdam planlaması
MEB, DPT, YÖK ve daha pek çok kurumun asli görevlerinden birisi de, geleceğe yönelik büyüme alanlarını belirleyip, ona göre insan gücü planlaması yapmaktır.
Eğitim için ayrılan kaynaklar zaten çok kıt. Ayrılan bütçe ne kadar artırılırsa artırılsın, hâlâ çok yetersiz. Öğrenci başına düşen eğitim harcamamız ve eğitim standardımız, AB ortalamalarının çok altında.
İşte bu yüzden, kaynaklarımızı ve insan gücü planlamamızı, herkesten çok daha dikkatli yapmamız gerekiyor.
Ama gel gör ki, mevcut sistem kaynakları da, hayalleri tüketmenin ötesinde bir işe yaramıyor...
Eğitime ve geleceğe yön veren kurumlar arasında ise koordinasyon yok gibi. Keşke arada bir Başbakan’ın başkanlığında, özel gündemle toplansalar da, bu sorulara cevap arasalar. Ne iyi olur. Ama nerdeeee...
Önümüzdeki yıllarda gençlerimizi ve ülkemizi bekleyen en büyük tehlike, eğitime duyulan ilginin azalması olacaktır.

Eğitime küskünlük!..
İşsizlik sıralamasında, üniversite mezunlarının ilk sıralarda yer alması, “okudu da ne oldu“ söyleminin daha sık duyulmasına neden olacak.
Ayrıca, öylesine büyük harcamalar ve zaman gerektiriyor ki, bu kadar parayı ve zamanı şu için ayırsaydın, şimdi işsiz geziyor olmazdın fikrini kafalara kazıyacak.
Gelinen nokta da zaten ortada.
Bilinçsizce artırılan kontenjanlar, her köşe başına açılan üniversiteler ve giderek azalan ilgi...
Peki, bunun sonu nereye varır?
Eğer ciddi önlemler alınmazsa, zaten kıt olan kaynaklar, daha da heba olur.
Nasıl mı?
Boş kalan kontenjanlarla, dershanelere giden paralarla, boşa harcanan zaman ve en önemlisi de karabasana dönüşen o güzelim hayallerle...
Bir ülkeyi, öğrencisiyle, velisiyle -ki bu oran, ülkemizde yüzde 70’i temsil ediyor- mutsuz etmek için bundan daha profesyonel bir sistem bulunamaz.
Bu ülkede yüzler niye gülmüyor diye kabahatliyi hiç başka yerlerde aramayalım.
Ezbere, sınava ve dayatmaya dayalı bu eğitim sistemi o işi çok iyi görüyor...
Özetin özeti: Yeni yılda artık yüzümüz gülsün istiyoruz...

Abbas GÜÇLÜ-Milliyet

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.