20 milyonun gözü bu düzenlemelerde
Çoğunluğu stok affı, matrah farkı, gelir testi, vergi barışı ve trafik cezalarıyla ilgili olmak üzere, alacakların yapılandırılması, kayıt düzeltilmesi ve vergi barışından yararlanacak gerçek ve tüzel kişi sayısının 20 milyon yaklaşacağı tahmin ediliyor.
Türkiye tarihinin kamu alacaklarına yönelik en büyük yapılandırma ve kayıt düzeltme operasyonu, uygulama için gün sayıyor. Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile vatandaşın ve özel sektörün kamuya olan borç yükünün azaltılarak borçlara taksitle ödeme kolaylığı getirilmesi, ihtilafların sulh yoluyla çözümü, işletme kayıtlarının fiili durumlarına uygun hale getirilmesi, amaçlanıyor. Yine bu düzenleme kapsamındaki varlık barışı ile de yurtiçi ve yurtdışında kayıtdışı bırakılmış nakit, altın, menkul kıymet, gayrimenkul gibi servetlerin ekonomiye kazandırılarak, işletmelerin özkaynaklarına dahil edilmesi ve böylelikle bir yandan ülkeye sermaye girişi yaratırılırken bir yandan da işletmelerin sermaye yapılarının güçlendirilmesi hedefl eniyor.
Bu nedenle herkesin merakla beklediği ve kısa süre içinde Meclis Genel Kurulu'nda görüşülerek yasalaşacak bu kapsamlı düzenlemeye yakından bakmakta fayda var.
Hangi borçları kapsayacak?
Meclis'teki "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi", Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki genişletilmiş haliyle; vergiler ve vergi cezaları, taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payı, gümrük vergileri ve idari para cezaları, sigorta primleri, topluluk sigortası primleri, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi ile bu alacaklara ilişkin her türlü faiz, zam, gecikme zammı, gecikme faizi, cezai faiz ve gecikme cezaları yeniden yapılandırılıyor. Bu tasarı kapsamında trafik, askerlik, nüfus, seçim, karayolu geçiş ücreti idari para cezaları, belediyelerin su, atık su ve katı atık alacakları, Kredi Yurtlar Kurumu'nun vergi dairelerine intikal eden alacakları da var.
Hangi tarih esas alınacak?
Düzenleme kapsamında, 30 Haziran 2016 ve öncesi borçlar esas alınacak. Vergi, prim, gümrük vergisi gibi borcu olan vatandaşların yapılandırmadan yararlanmak için ekim ayı sonuna kadar müracaat etmesi hedefl eniyor. Borçlulara 6-18 ay arası taksit olanağı da sunulacak. Bunu tercih edenlere taksit süresine göre özel faiz uygulanacak. Ancak ilk iki taksitin süresinde tam ödenmemesi, bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi gibi hallerde kişiler bu düzenlemeden yararlanma hakkı kaybedecek.
165 milyar lirayı aşacak
Yeni vergi barışının büyüklüğü ne olacak?
Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın açıklamalarına göre Maliye alacakları kapsamında gelir, kurumlar, KDV mükellefi 4,5-5 milyon kişi yeni vergi barışından yararlanacak. Vergi alacakları için bu kanun kapsamında yeniden yapılandırmaya sokulacak vergi alacağı 'aslı' tutarı 90 milyar lira. Yine 67 milyar liralık sosyal güvenlik primi alacağı, gümrük vergisinde 325 milyon liralık vergi aslı, 935 milyon liralık gümrük para cezası yapılandırmaya sokulacak. Prim borcu olan şirket sayısı ise 1.2 milyon adet. Sosyal güvenlik alacakları arasında gelir testi yaptırmayan yaklaşık 6 milyon kişinin ceza ve faizleri silinecek. Bu kapsamdaki alacaklar 10 milyar lirayı buluyor. Ayrıca tasarıya sonradan dahil edilen trafik para cezaları affından da 4 milyon 255 bin mükellefin yararlanması bekleniyor. Bu kapsamdaki alacak tutarı yaklaşık 6 milyar lira olarak tahmin ediliyor. Belediyelerin su, Kredi Yurtlar Kurumu'nun kredi gibi alacaklarla ilgili tahminler ise henüz netleşmedi.
Devlete olan borçlarla ilgili neler yapılacak?
Vergi Uzmanı ve DÜNYA Gazetesi yazarı Recep Bıyık, yeni düzenlemenin geniş kapsamını şöyle özetliyor: "Kesinleşmiş alacaklar yeniden yapılandırılıyor, ihtilafl ı alacaklar tasfiye edilmek isteniyor, matrah artırımı ve matrah artırımı yapılan yılların incelenmemesi ve bu yıllara tarhiyat yapılmaması öngörülüyor ve kayıt ve muhasebe düzeltmeleri yapılarak gerçek durumla kayıtların eşitlenmesi amaçlanıyor."
Nasıl bir yol izlenecek?
İlgili tarih itibariyle kesinleşmiş kamu alacakların asıl tutarlarının tahsilinden vazgeçilmiyor. Bu asıllara uygulanan gecikme faizi, gecikme zammı ve gecikme cezası yerine Yurtiçi ÜFE (Y-ÜFE) esas alınarak belirlenecek tutarın ödenmesi öngörülüyor. İhtilaflı alacaklarda ise alacağın veya ihtilafın bulunduğu aşamaya göre farklı düzenlemeler öngörülüyor. Örneğin yasanın Resmi Gazete'de yayımı tarihi itibariyle tarhiyat yapılmış, dava açılmış ancak karar verilmemişse veya dava açma süresi henüz geçmemişse, verginin yüzde 50'si ile bu tutara Y-Ü- FE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanan faizinin ödenmesi halinde, ceza ve gecikme faizinin silinmesi öngörülüyor.
Matrah farkı ve stok affı
Su borçları nasıl yapılacak?
Belediye Gelirleri Kanunu'na göre tahsili gereken ücretler ile su, atık su ve katı atık ücreti alacaklarından vadesi 30 Haziran'dan önce ödenmemiş olanlar, ilgili kanun kapsamında büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerinin su ve atık su bedeli alacak asılları, bunlara bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme zammı yerine Y-ÜFE hesaplanacak. Bu tutarın belirtilen şartlarda ve sürede ödenmesi şartıyla faiz, cezai faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı gibi alacaklardan vazgeçilecek.
Sosyal güvenlik borçlarıyla ilgili neler olacak?
Sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, genel sağlık sigortası primi gibi sosyal güvenlik alacaklarının yapılandırılmasında, prim asıllarına Y-Ü- FE uygulanarak yapılandırma olanağı getirildi. Bu durumda gecikme cezası ve zammı uygulanmayacak. Bu borçlar 12 taksitle ödenebilecek. Yine bu kapsamda yaşlılık, emekli veya malullük aylığı bağlandıktan sonra, sigortalı bir işte çalışması nedeniyle destek primi ödemesi gerekenlerin borçları, 2016 yılı Şubat ayı ve önceki aylara ilişkin ödenmeyen destek primlerinin asıllarına Y-ÜFE uygulanarak yapılandırılacak. Gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmayacak.
Matrah artırımı ve stok affı nasıl olacak?
Kanun teklifiyle kayıt düzeltmeye yönelik yeni olanağı da sağlanıyor. Bunlar arasında, kendiliğinden vergi matrahını artırarak ödeyenlere, geçmiş 5 yıl boyunca vergi incelemesi yapılmama hakkı tanınıyor. Ancak BSMV, sorumlu sıfatıyla ödenen KDV, kar dağıtımı stopajı, KKDF, damga vergisi ve ÖTV gibi vergilerde matrah artırımı yapılmıyor.
Yine örneğin işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan mal, makine, teçhizat ve demirbaşları yüzde 10 KDV hesaplayarak kayda alma olanağı sağlanıyor. Teklifl e, stok ve kasa düzeltmesi olanağı da getiriliyor. Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede olmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar için yüzde 3 vergi ödeyerek düzeltme olanağı var.
Önceki düzenlemelerden farkları neler?
KPMG Türkiye Ortağı Abdulkadir Kahraman, yeni düzenlemenin öncekilerden, örneğin 6111 sayısı Kanun'dan önemli bir farkının ecrimisil alacaklarıyla ilgili olduğunu vurguladı. Kahraman bu konuda şuna dikkat çekti: "Hazine taşınmazlarından kiraya verilen, irtifak hakkı tesis edilen veya kullanma izni verilenler' ile ilgili alacaklar (özetle ecrimisil olarak adlandırılan alacaklar) bu teklifte bulunmuyor. Bu kısım bu yıl ciddi sorun yaşayan turizm sektörü için çok önem arzediyor. Benzer şekilde "Kesinleşmemiş veya dava safh asında bulunan ecrimisil" alacakları da kapsama alınmalı diye düşünüyoruz."
Kahraman'ın verdiği bilgiye göre ayrıca bu düzenlemeyle taksitle ödemedeki taksit sürelerine bağlı olarak artırılan "taksit katsayıları (vade finansman maliyeti" 6111 sayılı Kanuna göre artırıldı. Bununla ilk taksit süresi içinde "peşin ödeme teşvik" edilmek isteniyor.
6111 Ssayılı yasa ile 26.4 milyar lira geldi
Türkiye ekonomisi, özellikle 1960'lardan buyana 30'un üzerinde vergi affı, varlık barışı gibi uygulamalara sahne oldu. Bu düzenlemelerin önemli bir kısmı kriz yıllarının ardından yaşanan tahribatın etkilerini azaltma, bir kısmı da sürekli cari açık veren ülkeye yeni kaynak bulunması amacıyla yapıldı. Bu düzenlemelerin çok büyük kısmında afl ar, 'vergi cezası' ve 'gecikme zammı ve faizi' için uygulandı. Az sayıdaki afta 'vergi aslı' da uygulama kapsamına alında. Ayrıca 'stok affı', 'ek servet bildirimi' ve matrah artırımı' da afl arın konusu haline getirildi. Yakın dönemin ilk vergi barışı ise 2003'te uygulama giren 4811 sayılı Kanun'du. Bu kanunla 30 Eylül 2004 itibariyle 4,7 milyar lira tahsil edildi. Son yılların en büyük vergi barışı olan ve 2011'de uygulamaya giren 6111 sayılı Kanun'la elde edilen gelir miktarı 31 Mayıs 2014 itibariyle 26,4 milyar lira oldu. Yine vergi barışı kapsamında son başvuru tarihi 1 Aralık 2014 olan 6552 sayılı Kanun'la da 30 Haziran 2016 itibariyle tahsilat 10,2 milyar lirayı buldu.
Varlık barışına yurtiçi de dahil
Yeni yasal düzenleme varlık barışını da düzenliyor. Buna göre yurtdışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymetler ile gemi, yat ve diğer su araçlarını, 31 Aralık 2016'ya kadar Türkiye'ye getirenler, bu varlıkları serbestçe tasarruf edebilecek. Mükellefl er, Türkiye'ye getirilen varlıklarını işletmelerine dahil edebilecek veya işletmelerinden çekebilecek. Mükellefl er, Türkiye'de bulunan, ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlarını da 31 Aralık 2016'ya kadar kanuni defterlere kaydedebilecek. Bu takdirde söz konusu varlıklar vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebilecek. Bu düzenlemeyle varlıklarını işletmelerine dahil edenlerle ilgili olarak herhangi bir şekilde geriye dönük vergi incelemesi yapılmayacak. Yeni düzenlemede varlıklarını kayıt altına aldıranlardan vergi kesintisi de olmayacak. 2008'dan buyana yapılan üç varlık barışı düzenlemesi kapsamında ilgili mükellefl ere 3 milyar liralık bir vergi tahakkuk ettirilmişti.
'Sürdürülebilir vergi' için sık sık başvurulmamalı
Bu tür düzenlemelerin sık sık yapılmasını yorumlayan KPMG Türkiye Ortağı Abdulkadir Kahraman, "Hukuki açıdan bakılırsa af kanunu yapılması maliye hukukunda da eleştiri konusudur. Çünkü Anayasa'nın adalet ve eşitlik ilkeleri ile çelişiyor" dedi. Kahraman'a göre bu çelişki "Anayasa'ya göre bir vatandaşlık ödevi olan gelire göre vergi verme veya mali güce göre vergi ödeme ilkesi çerçevesinde, ödevini zamanında yerine getiren vatandaşları" etkiliyor. Kahraman şöyle devam etti: "Aflar sürdürülebilir vergileme için sık başvurulan bir yöntem olmamalı. Ancak bunun için vergi konusunda tüm paydaşlar sorumlu davranmalı. Verginin tarafları (mükellef, kamu ve vergi profesyonelleri başta olmak üzere) sorumlu vergicilik anlayışına sahip olmalı. Afların sakıncası vergi adaleti kavramını ve vergi bilincini ödevlerini düzenli olarak yerine getiren mükellefl er için demotive edici olmasıdır. Vergi asıllarında indirim yapılmaması ve varlık barışı ve stok beyanı gibi konularda ilave vergi alınması gerekir diye düşünüyoruz." 1960'lardan buyana ortalama 2,5 yılda bir vergi affı yapıldığına da dikkat çeken Kahraman, buna karşın ağırlıklı olarak bu aflarda 'vergi cezası, gecikme faizi' nin kapsandığını, bunun iyi bir şey olduğunu vurguladı. 'Vergi aslı affı' içeren kanunların ise 7 yılda bire tekabül ettiğini hatırlatan Kahraman, aylık yüzde 1,4'lük gecikme zammı veya faiz oranının ise yıllık enfl asyonun yüzde 8 -9 civarlarında olan Türkiye'de çok yüksek olduğunu belirtti. (Dünya)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.